gorselsiz-blog

Hemsehrimiz Konstantinopollu Kassia

M e r a l  A k k e n t

 

Cüzzamlıyı dışlayan cüzzamlıdan, nefret ediyorum.

Kendini filozof sanan aptaldan, nefret ediyorum.

Başkasından emir alan yargıçtan, nefret ediyorum.

Sözleriyle ortamı etkileyen yalancıdan, nefret ediyorum.

Gençlerle oynayan yaşlı adamdan, nefret ediyorum.

Açık saçık konuşan utanmazdan, nefret ediyorum.

Uygun olmayan zamanda gevezelik yapandan, nefret ediyorum.

Konuşmak gerektiğinde, sessiz kalandan nefret ediyorum.

Sözleriyle herkesi cesaretlendirmeyenden, nefret ediyorum.

Araştırmadan konuşandan, nefret ediyorum.

-Kassia-

İngilizce’den çeviri:  Meral Akkent

 

Kassia’yı tanıyor musunuz?

Eminim bir çok kişi Kassi’yı tanımadığını söyleyecektir, çünkü Kassia Türkiye’de tanınmıyor. Dünyada da pek tanındığı söylenemez. Bu hemşehrimizi tanımakta geç bile kaldık çünkü Kassia’nın söyledikleri, bugün de bizlere çok şey ifade ediyor. Ben Kassia’yla ilk kez İstanbul Kadın Müzesi’nin sürekli sergisini hazırlarken 2010 yılında karşılaştım. Kassia hakkında okudukça, onun günümüz kadın yaşamları için de önemli vasıflarından müthiş etkilendim. Bu nedenle kadınlara ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti, toplumsal eşitsizlikleri, ayrımcılıkları, insan hakları ihlallerini ya da iklim krizini önlemek için mücadele veren günümüz Türkiye’sindeki ve dünyadaki her yaştan aktivistin, Kassia ile buluşmasının önemli olduğunu düşündüm.

810-890 yılları arasında yaşadığı düşünülen Kassia, sınıfının bilincinde olan bir aristokrat, adanmış bir başrahibe ve geçmişte ilahileri sınırlar aşan  ün kazanmış, günümüzde ise halen Ortodoks kilisesinde ilahileri söylenen bir  bestecidir,  fakat onun ilahilerini söyleyenler onun toplumsal eleştiri içeren dizelerin sivri dilli yazarı bir şair, düşünmeyi seven bir  filozof, ikona savunucusu olmasıyla otoriteye başkaldırmaktan çekinmeyen ve başkaldırısının sonuçlarını göze alan bir  aktivist, kişisel servetini otuz üç yaşında kendi manastırını kurmak için kullanan kararlı bir girişimci, bu manastırın yetenekli bir yöneticisi,  mükemmel bir iletişim ağı kurucusu, zamanının ötesinde düşünme yetisiyle yenilikçi bir kadın olduğunu bilmiyor. Kassia, yaşamını aktif olarak şekillendirmişti. Günümüzün ifadelerini kullanırsak, Kassia feminist rol modeli özelliklerine sahip bir bireydi. Yaşadığı toplumunun kadınlarla ilgili normlarına bir entelektüel ve bir aktivist olarak, açıkça meydan okumuştu. 

Kadın tarihi aynasıyla günümüze bakmak, şimdiki zamanla ve gelecekle bağlantılıdır. Kadın tarihi, sadece geçmişte yazılmadı, bugün de yazılmaya devam ediyor. Tarih, şu anda bizim de içinde bulunduğumuz bir süreçtir. İstanbul’un 3000 yıla yaklaşan geçmişi ve bizlerin de bugün bu kentte yazmaya devam ettiğimiz tarih, her aidiyete saygı duyarak aynı kenti paylaşan kültürler, toplumsal cinsiyetler ve nesiller arasında iletişim sağlayacak cazip fırsatlar sunuyor.  Kassia’yı tanımanın da böyle fırsatlardan birisi olduğunu düşünerek, Kassia hakkında çalışmaya başladım. Sonunda Kassia’yı tanımanın heyecanını benimle paylaşan, Aylin Vartanyan Dilaver, Milan Vukašinović ve   Pırıl Us-Mac Lennan ile birlikte Mart 2024’te Kassia. Yüreklendiren Sözler – Words Of Encouragement isimli kitabı, Kabalcı Yayınları’ndan çıkardık.  

Kassia’yı olabildiğince geniş bir okuyucu kitlesine tanıtabilmek amacıyla tasarlanan bu kitapta makaleler, şiirler, grafik çalışmaları, animasyon filmleri gibi birbirinden farklı yöntemlerle Kassia’nın odak noktası olduğu üç bölüm bulunuyor. 

 

Kassia’nın şiirlerine ve müziğine yeniden bakış

“Kassia’nın şiirlerine ve müziğine yeniden bakış” isimli ilk bölümde, sekiz makale sunuyoruz. İlk dört yazı Kassa’yı kendi tarihsel  bağlamı içine yerleştirirken, son dört yazı da Bizans toplumu ile bizim toplumlarımız arasında, bu ortaçağ şairi ve bestecisinin zahmetsizce geçebileceği bir kapı açıyor. 

Günümüzün toplumsal ve siyasal mücadeleleri bağlamında tarihî bir kişiliğin tartışılması, geçmişi kötüye kullanmak anlamına gelir mi? Geçmişi tamamen her şeyden bağımsız olarak düşünmek mümkün olabilir mi? Peki, ya bir tarihsel figür, kendi zamanıyla ilişkilendirilen geleneksel kategorilere uymayı reddederse, o zaman ne yapmalıyız? Sözleri, uysallık tanımına hiç uymayan bir Ortodoks rahibesini nasıl anlatabiliriz? Toplumsal ve politik muhalefeti nedeniyle fiziksel şiddete maruz kaldığı söylenen muhafazakar bir kadın hakkında ne düşünmeliyiz? Kadınların büyük çoğunluğunun okuma yazma bilmediği bir toplumda dinî yazıları için kutsallaştırılan bir kadını nasıl anlayabiliriz? Kendi cinsiyetinin ‘aptal’ ve ‘çirkin’ üyeleri için hoş sözler kullanmayan bir kadını,  gerçekten feminist bir ikon olarak düşünebilir miyiz? Bu ikilemler, kitabın ilk makalesinin yazarı Liz James’in Bizans’ta kadının yeri hakkındaki makalesinde dile gelmekte. Sanat tarihçi ve toplumsal cinsiyet tarihçisi James, sadece ataerkil bakış açısıyla anlatılan, kadın düşmanı ortaçağ Konstantinopolis’inin ortasında, feminist bir ütopya hayal etmenin zor olacağını da düşünerek, Byzantium’daki kadının yerini anlamak için, ideolojiyi (kadınların ne yapması gerektiği) ve gerçekliği (-bilebildigimiz kadarıyla- kadınların ne yaptıkları) birbiriyle karşılaştırmanın öenemini vurguluyor. James, Kassia’nın, onun  yaşındaki Romalı kadınlar için, hem bir hapishane  hem de özgürleşme mekânı olan manastıra girmesinin ve onun bir manastır kuran ve işleten olmasını önemli bulmuyor. Fakat Kassia’nın bu alanı kullanarak kendini özgün bir yazar olarak kabul ettirmesinin olağanüstü olduğunu vurguluyor. 

Kassia, edebi ve müzikal becerisini nasıl ve nerede kazanmış olabilir? Cecily Hennessy, Kassia’nın çocukluğunu ve gençliğini tahayyül ederken, bu soruyu soruyor. Kassia’nın, bir kız çocuğu, kız çocuk olarak yetiştirilme tarzı ve çocukluk süreci konusundaki bilgiler,  diğer gençlere ait mozaik  parçalarından oluşuyor, ama bu yöntem  Kassianın kendi mozaiğini, daha az gerçek yapmıyor.  Hennessy’e göre Kassia’nın şiirleri, hem Hristiyan (dinî) hem de klasik (seküler) olan iyi bir eğitiminin kanıtıdır. Ve bu iyi eğitim, Kassia’nin aile kökeninin ve sınıfının bir kanıtı olduğu kadar, aynı zamanda Kassia’nın ömür boyu süren kendi entelektüel çabalarının da bir göstergesidir. 

Thomas Arentzen’in makalesi Kassia’nın hem çağının şiirsel kanonuna hürmet etme becerisine, hem de şiirlerinin  özgünlüğüne değiniyor. Arentzen, Kassia’nın yetenekli ve yaratıcı bir birey olma olasılığını hayal etmemizi istiyor. Kassia’nın kadınlık deneyiminin, bir yazar olarak biçimlendirici olduğuna işaret ediyor. Alexander Lingas, Kassia’nın bestelerini derleyip toplama ve hayata geçirmek için çalışıyor. Kassia sadece bir şair değil aynı zamanda eserleri günümüze ulaşan ilk kadın besteciydi.  Lingas makalesinde, dokuzuncu yüzyıldan itibaren Kassia’nın bestelerinin kaderini özetliyor ve onun kalıcı müzik mirasını tartışıyor. Kassia’nın müzik mirası, ölümünden birkaç yüzyıl sonra, onun  eserlerini bir erkeğe atfetmeye çalışan ataerkil, kadın düşmanı sansüre rağmen günümüze ulaşmayı başarabilmişti. Bugün aynı sansürün, kadınların müzik kurumlarının orta ve üst düzey yöneticilik pozisyonlarına gelmesini  engelleyen erkekler vasıtasıyla halen nasıl sürdüğünü, Barbara Harbach’ın yazısında okumak cidden ürkütücü. İstatistikler, korkunç ve cesaret kırıcı. Sayılar, insan nüfusunun yarısından daha azının; müzikal prodüksiyon, yaratım ve performans alanlarında neden utanmazca aşırı temsil edildiğini bir kez daha merak ettiriyor.

Niki Tsironi ve Katia Savrami, makalelerinde, Kassia’nın çağlar boyunca yankılanarak, yirmi birinci yüzyıla gelen şiirinin biçimselliğini araştırıyorlar. 2002’de Tsironi, Kassia’nın şiirlerinin altı çağdaş sanatçı tarafından Modern Yunanca’ya çevrilmesini, ardından da koleksiyoncular için  sanatsal kitap kapakları ve  illüstrasyonlar içeren  özgün bir Kassia kitabı oluşturma sürecini içeren bir proje yönetmişti.  Tsironi, yazısında projesini tanıtıyor. Katia Savrami ise Kassia’nın en tanınmış şiirlerinden biri olan “Çok Günahlı Kadın”ın (Woman of Many Sins) koreografili performansının teorik yorumunu ve analizini sunuyor.

Kitabın ilk bölümünün son makalesi, sanki Kassia’nın günümüzün feminizmleri için neler yapabileceğini soruyor. Kurt Sherry, Kassia’yı feminist bir ikon olarak görme olasılığını araştırıyor. Acaba feminizmden önce, feminist olmak ne anlama geliyordu? Kassia ne bir devrimci ne de bir radikaldi. Buna rağmen Sherry, Kassia’nın „bir kadının geleneksel kültürel ve dini yapılar içinde nasıl güçlü ve özerk olabileceğini“ gösterdiğini ve onun „hem kadınlar hem de erkekler için, günümüzde örnek alınacak bir kahraman olduğuna“  işaret ediyor. 

 

Şiir hatırlamadır – Hatırlama adalet arayışıdır

Kassia, sadece eserleri günümüze ulaşmış,  bilinen ilk kadın besteci değil, aynı zamanda  ona protesto şairi ünvanını kazandıracak dizelerin de yazarıdır. Görüşlerini açıkça dile getirme becerisi vardı. Kadınlardan  sessiz olması beklenen bir devirde ve toplumda,  Kassia sessiz kalmayı reddetmişti. Bu nedenle  “Kassia’yı anmak  – Dünden ve bugünden protesto şiirleri” isimli kitabın ikinci bölümü,  Kassia’nın isyankar ruhunu taşıyan günümüzün şairlerini Kassia ile buluşturuyor. Fakat  bölümün başında önce Kassia’nın kendi sözlerine yer verdik.  “Kassia’nın konuşma zamanı” başlığıyla, dizeleri Kassia’nın kendi dilinde yani Yunanca ile birlikte İngilizce çevirisi ve  bu yayın vesilesiyle Türkçe’ye ilk kez çevrilmiş dizeleri sunuluyor. 

Kassia’nın dizelerini Aylin Vartanyan Dilaver’in “Kassia ile birlikte yürümek” başlıklı denemesi izliyor.

Aylin, 2021 yılının İstanbul’unda, Kassia’nın 9. yüzyılda yürüdüğü yerlerde yaptığı kişisel bir hatırlama eylemi gezintinin izlenimlerini not ediyor. Ve bu eylemini Türkiye, Etiyopya, Hongkong, Irak Kürdistan Özerk Bölgesi, ABD, Danimarka ve Rusya’dan sekiz şairin adalet arayışı ısrarlarıyla bütünleştiriyor. 

Sophie Scholl’un „Sadece muhalif olmak yetmez, aynı zamanda bir şey de yapmak lazım.” önerisi doğrultusunda, bu şairler, toplumsal normları, insan hakları ihlallerini, ayrımcılığın her çeşidini güçlü bir öfkeli, acılı ama kararlılığı, umudu da kattıkları bir dille sorgularken, hangi alanlarda, nasıl mücadele ettiklerini de örneklemiş oluyorlar. 

Alok Vaid Menon (ABD) dayatılan toplumsal cinsiyet rollerine başkaldırıyı, Karin Karakaşlı (Türkiye)   ve  Tuğçe Aydın (Türkiye) soykırım(lar)ın nesiller süren travmasını,  Tang Siu Wa (Hong Kong) demokrasi ve insan hakları taleplerine, siyasi otoritenin polis şiddetiyle yanıtının acımasızlığını,  Narîn Yukler (KRG, Irak) göçün ve göçmenliğin kadınlar için açtığı ya da kapattığı alanları, Egana Djabbarova (Rusya) eril  şiddetin kadın yaşamlarındaki tahribatını, Christine Yohannes (Etiyopya) ve  Maja Lee Langvad (Danimarka)  kolonyalizm, etnik merkeziyetçilik ve Avrupa merkezciliğe başkaldırıyı tartışıyorlar. Kitabın ikinci bölümü, Kassia aramızda” kısa filmi  ve filmin izlenmesini sağlayan QR kod ile bitiyor.

 

Kassia’yı düşlemeye dair

“Kassia’yı düşlemek” başlıklı üçüncü ve son bölümde, Kassia’nın seküler dizelerini  grafik ve video çalışmalarıyla yorumlayan iki öğrenci projesi yer alıyor. Kassia’nın 1211. doğum günü vesilesiyle Mimar Sinan Üniversitesi’nde, Başak Ürkmez’in Grafik Tasarım Bölümü öğrencileriyle ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde, Nazlı Eda Noyan’ın Animasyon Bölümü’deki öğrenci grubuyla, 2021 yaz sömesterinde Kassia öğrenci projeleri gerçekleştirildi. Öğrenciler, Kassia hakkında metinler ve onun seküler dizelerini okudular. Proje sonucunda, Kassia’nın kişiliğini ve dizelerini farklı bakış açıları ve yöntemlerle yorumlayan yirmibir grafik çalışması ve yedi animasyon filmi üretildi. Öğrenci projeleri, Kassia’nın sözlerini mobbing, iklim krizi, gençlerin gelecek kaygıları veya cinsel taciz gibi günümüzün acil sorunlarıyla ilişkilendiren çalışmalar yanında, Kassia’nın iyilik ve dostluk gibi etik değerlerinden etkilenen eserleri de içeriyor.

Kassia. Yüreklendiren Sözler – Words Of Encouragement, Bizans araştırmalarının profesyonel kitlesine yönelik planlanmadı. Kassia’nin dinî literatürde halen yer alan ilahilerine de kitapta teolojik bağlamda yer verilmedi. Kitap, Kassia’nın kişiliğini tanımaya yardım edecek,  onun besteci, şair ve kamusal alanda düşüncelerini ifade etmek için sözünü iyi kullanmasını bilen Konstantinopollü bir kadın olarak önemini anlamayı destekleyecek bir içerikle oluşturuldu. Kassia’yı tanımayanlar için, onunla buluşma vesilesi olması amacıyla yayınlandı.