Nazan Haydari-Yüzler_TR GERCEK_Hiba Aizouq-1

Hiba Aizouq’ın “Yüzler”inde Feminist Bakışın İzleği… [i]

N a z a n  H a y d a r i  P e k k a n

Sanatsal bir anlatı aracı olarak portre bakan ile yakın ilişki kurar; gizli bir etki yaratarak duyguları hareket geçirme, mekânsal ve ruhsal bir deneyim sunma potansiyellerini taşır. Resmedilen bireylerin yaşam hikâyelerinin, duygularının, çevre ile ilişkilerinin yüzdeki yansımalarıdır portre. “An” ile ilişkilidir, ama bugüne olduğu kadar geçmiş ve geleceğe de dairdir. Hiba Aizouq’un “Yüzler” eserinde acıyı ve kaybı deneyimlemiş, bunun izlerini taşıyan, çaresizlik değil, karşı duruş barındıran kararlı bakışlar gördüm. Önce yabancılaşma, sonra bir öz sorgulama, daha uzun baktıkça bir sohbet başlatan ve bakanı da bu kararlı duruşun bir parçası olmaya davet eden bakışlar. Bu kısa yazıda bu eserlerdeki feminist bakışın izleğini sürüyorum.[i]

“Yüzler”e bakarken Laura Mulvey’in[ii] kavramsallaştırdığı “erkek bakış”a cevap olarak sunulmuş “kadın bakışını” ulusötesi dayanışmayı merkeze alan feminist kuramların sunduğu bir çerçeveden ele alıyorum. Amacım, Hiba Aizouq’un feminist kimliğine ilişkin bir iddia ortaya koymak değil, resimlerin öznelliğe, mücadeleye, iktidar ilişkilerini eleştirmeye ve eyleme geçmeye ilişkin çok katmalı okuma sunduğunu tartışmak.

Aizouq’un resmettiği kadınların güçlü duruşları ve yüzlerine yansıyan kararlılık oldu beni en çok etkileyen.

Müzede birbirinden uzakta karşılıklı duvarlarda konumlanmış iki panoda alt alta sıralanmış altışar yüze tek tek bakıldığında her biri kendi hikâyesini anlatıyor. Bireysel hikâyelerdeki benzerlikler ise yaşanmışlıklardaki ortaklıkların sesi haline geliyorlar. Aizouq’un kadınları suskun bakıyorlar; üzüntü, çaresizlik ve mağduriyet barındırmıyor bakışları. İlk anda suskun bakışlar ve yüzlerdeki yoğun gölgelerin parlak renkler ile birlikteliği bir belirsizlik duygusu yarattı bende. Gölgelerin, siyah ve gri tonların genellikle karamsar ve olumsuz duygularla özdeşleştiği, parlak renklerin ise canlılığın ve umudun temsili olduğuna dair ezberlerimizdi sanırım bu belirsizlik duygusunun arkasındaki neden. Oysaki kadın öznelliği, acı ve mücadelenin bu sembolik birlikteliğinden yüzlere yansıyor. Aizouq’un yüzleri susarak anlatıyorlar; dinlemeye ve duymaya hazır olan izleyiciyi deneyim paylaşımına ve birlikte düşünmeye bir davet var bakışlarda.

“Yüzler”in iç savaşı yaşamış, Türkiye’ye göç etmek durumunda kalmış olan Suriyeli bir kadın sanatçının, Aizouq’un eseri olduğunu bilmek bugünkü Türkiye gerçeğinden mültecilik olgusunun tekrar tartışmaya açıyor. Devlet politikalarının, farklı ideolojilerin ve medyanın kendi gündemleri etrafında ötekileştirdiği ve sessizleştirdiği bu coğrafyadan bakıldığında, susan kadınların ortak suskunluğu kadınlık ve mültecilik deneyimine ilişkin kolektif yeni bir anlatı sunuyorlar. Ses çıkarmayan, çaresiz ve mağdur “öteki” kadın tek tipleştirmesine inat şiddetin, kaybın, sürgünün ve yersizliğin karşısındaki kararlı direnişin izlerini görebiliyoruz yüzlerde. Kızgınlık, suçlama ya da nefret barındırmıyor bakışlar. Portrelerin kimisi omuz üzerinden ya da direk bakıyor, kimisi başını hafif yana devirmiş. On iki portre bir araya geldiğinde, “Yüzler”, “ötekileştirme” sürecini sadece bireyler üzerinden değil, iktidar ilişkilerinin çok katmanlı ve tarihsel bir okumasını yaparak düşünmenin, bireysel suçlamalarda bulunmaksızın bireysel sorumluluklar üzerine bir öz eleştiri yapmanın imkânlarını sunuyor.

Anaakım güzellik algısını ve cinsel ya da etnik kimliği de sorgulamaya açarak kimlik ötesi bir okuma yapmayı mümkün kılıyor yüzler. İlk bakışta kadın yüzleri olarak görünen portreler, daha yakından bakıldığında erkek ya da trans kimliğin temsili de olabilir; genç ya da yaşlı portreleri olarak okunabilir veya ırk ya da etnik kimliğe ilişkin bir yorum yapılabilir. Bu çoklu okuma olasılığı ise farklı bağlamlardaki yerel ve küreselin birbirine geçtiği tahakküm biçimleri arasındaki benzerliklere, ulusötesi direniş ve deneyim ortaklıklarına ilişkisel bir yaklaşım sunuyor. Böylece, Aizouq’un suskun kadınları farklı “öteki” hikâyelerinin ortak mücadelesini resmediyor bizler için.

 


 

[i] Haydari Pakkan, Nazan (2023). Hiba Aizouq’ın “Yüzler”inde Feminist Bakışın İzleği… / Traces of Feminist Gaze in Portraits by Hiba Aizouq…., Göksel, Gülay Uğur (der.) (2023). Öteki Hikayeler / The Other Stories. Istanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları içinde.

[ii] Bu yazı 12 farklı ülkeden 50 sanatçının katılımıyla 16 Aralık 2021-7 Şubat 2022 tarihlerinde BİLGİ santralistanbul Kampüsü Enerji Müzesi’nde düzenlenen “Öteki Hikâyeler” başlıklı serginin sergi kitabından alınmıştır. Sergi BİLGİ Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Koridoor Contemporary Art Programs, ArtHereIstanbul, Sanat Seninle Derneği, Göç Araştırmaları Derneği, Hayata Destek Derneği, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi, Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ve BİLGİ Avrupa Birliği Enstitüsü işbirliğiyle gerçekleşti. Sergi kitabı (https://goc.bilgi.edu.tr/media/pdf/oteki_hikayeler.pdf ), hem “Öteki Hikâyeler” sergisi ile başlayan sanat, göç ve birlikte yaşam arasındaki ilişkiye dair diyalog hakkında kalıcı bir iz bırakmayı hem de sanat ve akademiyi göç konusunda buluşturmayı amaçlıyor. Kitap, sergide yer alan sanatçılar ve eserlerinin yanı sıra 28 akademisyenin sergideki bir veya birden fazla eser veya serginin geneliyle ilgili değerlendirmeler ve yorum yazılarını içeriyor.

[iii] Laura Mulvey, “Görsel zevk ve anlatı sineması” makalesinde sinemada kadınların nesneleştirilmesini “erkek bakışı” ile kavramsallaştırır.

“Kadın bakışı” (female gaze) kadının özne olarak konumlanma biçimini tartışır. Daha çok sinema alanında kullanan “kadın bakışı” kavramını Hiba Aizouq’un kadın sanatçı olarak bakışı ile portrelerdeki kadınların temsil edilme biçimleri arasındaki ilişkiyi tartışmak için kullanıyorum. Bkz. Laura Mulvey (1975). “Visual pleasure and narrative cinema”. Screen. 16(3): 6-18.